2017 İstanbul’da kendilerinde 5 eserim olan bir aile benden enteresan bir iş istedi. İç dekorasyonu özel uçak konforunda tasarlanan dev bir Mercedes-Benz otobüsün dış yüzeyine resim yapmamı istemişlerdi. Bu araç down sendromlu bir insanın seyahat etmesi için, ona adanacak ve down sendromunun bir sembolü olacaktı aynı zamanda.
‘Down syndrome, hücre çekirdeğindeki kromozomların fazla veya eksikliğinden kaynaklanıyor. Down sendromu hakkında araştırmalarım sonucunda bu insanların dünyaya gelmiş melekler olduğunu farkettim. Bir insan düşünün, içinde negatiflik barındırmayan, doğduğu haldeki gibi saf ve temiz, sadece 1 fazla kromozom sayesinde o çocuk ruh hiç büyümüyor, öylece kalıyor.
Hani bazen olur ya geleceğe dair bir kare veya bir şey gelir aklınıza, sanki gelecekte gerçeğe dönüşeceğinin kanıtıymış gibi bir algı yaratır. İşte bu isim 20 yaşımda aklıma düştü; bir isim arayışındaydım photoshop çizimlerimi altında toplayabileceğim. İstanbul’da evimin salonunda, yalnızken bu iki kelimeyi sesli olarak söylediğim anı hatırlıyorum. Yaratımlarımın adlarının uzanacağı tüm anlamları çok düşünürüm. Bu ikili beni uzay boşluğuna götürmüştü anlam olarak. Ama o zamanki çalışmalarım iki boyutlu ya da ekranda görebileceğim şekildeydi, bu isim fazlaydı, sadece hayal ettiğimin resmi olmamalıydı, aynı zamanda vücut bulmalıydı bir yerlerde. Zihnim sınırlı kalmıştı ve yok bunun bi anlamı deyip, saçma bulup geri dönüşüm kutusuna atmıştım. 🙂
Google’ın Tilt Brush’ı tanıtmasıyla artık anlam kazanmış olarak gündemime giren Virtual Reality, akabinde bu sektörden insanların hayatıma girmesi -tam o dönemde Amerika’da yaşadığım için- büyük şans oldu. Los Angeles’da ilk yaşadığım yer hem UCLA’ya hem de yeni Slicon Valley olarak tanımlanan Santa Monica’ya çok yakın olduğundan, hayatın nabzını tutan alanlarla ilgili bir çok insan tanıma fırsatım oldu. Bunlardan biri, Fransa asıllı ve Santa Monica’da sadece VR filmleri yapmak üzere kurulan bir prodüksiyon şirketinde staj yapıyordu. Onun sayesinde bu alanda en önemli şeyin görsel içerik olduğunu öğrendim. O zamana kadar yaptığım tüm resim ve heykellerimden -özellikle üç boyutlu olanlar- çok etkilenmişti, hatta bunları gördükten sonra, kendisini hayatı boyunca hiçbir şey yapmamış olduğundan dolayı suçlayıp depresyona girdiğini itiraf etmişti bana. O dönem Amerika’da -hala öyle- VR’ın çok niş bir alan olması ve benim ona büyük bir tutku hissetmem, zaten gelecekte en doğru zamanda onun hayatıma girecek olmasını ve bu alanda üretim yapacak olmamı kanıtlıyordu.
Öyle de oldu. Dövme yaptırmış olan veya yaptırmaya niyetli olanlar bilirler bu duyguyu; “Gerçekten ne yapacağımı bildiğim zaman yaptıracağım!” Yani bu medyumu, en hak ettiği yerde kullanacağım zaman hayatıma alacaktım.
Birkaç gün düşündükten sonra, bir anda oluşan fikirle o kadar heyecanlandım ki ilk uçakla Amerika’ya gitmek istedim; -ama gidemezdim 10 gün sonra Azerbaycan’da sergim olacaktı- hemen aileyle bir araya gelip heyecanımı onlara da bulaştırdım ve bir işin oluşması için en önemli değeri aldım onlardan; güven. Bu önemli bir güvendi, yüksek bir güvendi hep değerini bildim ve bileceğim. Türkiye’de olmayan bir teknoloji düşünün ve ben daha önce bunu deneyimlemedim bile. Amerika’da bahsettiğim Fransız arkadaşım beni ofise davet etmişti bir kaç kez, VR dünyasını tecrübe etmem ve patronlarıyla tanışmam için. Mümkün olmadı, Los Angeles’da randevunuz gerçekleştiyse şanslısınız, genelde trafik bahanesiyle ertelenir, çok da geçerli bir nedendir bu, gerçekten can acıtıcı bir trafik oluyor, o kadar oluyor ki Elon Musk’a tünel kazdırabiliyor. Trafik bahane, insanların birbirini ekmesinin nedeni benim deyişimle orada çok ‘lay lay lom’ bir yaşamın olması, yani keyif ön planda, planlanmışın üstüne sonra çıkan her daha güzel veya zahmetsiz seçenek, günün programını silip götürüyor. Büyük program küçük programı yiyor yani.
Dev otobüsü o özel kişinin hücre çekirdeği olarak düşündüm, her biri farklı renk 46 kromozom çizecek; onu farklı yapan o ekstra kromozomu ise neredeyse otobüsün bir yanını kaplayacak kadar kocaman, rengarenk ve en güzeli yapacaktım. Peki bunları nasıl yapacaktım? Kromozomun içindeki DNA’ları ile birlikte iki boyutlu resmetmek onları gerçek yapmazdı. Hem ben bize bahşedilmiş olan bu canlılığı, hayatta olmayı mucizevi buluyorum, ışığı ve suyu mucizevi bulduğum gibi. Canlılık sembolü benim için ışık, bu sebeple bu hücre çekirdeğini en iyi ifade edebileceğim medyum ışıktı, ışıkla çizmeliydim, bu sadece Virtual Reality’de mümkündü.
Birçok zor malzemeyle çalışmasaydım ve hayallerimi hayata geçirirken evrenin bana sunduğu imkansız gibi gözüken imkanlar olmasaydı, asla cesaret edemezdim ama; daha evvel VR’da değil çizim yapmak, hiç deneyimlememiş olmamama rağmen, ışıktan havaya resim yapabileceğimi hayal etmiştim. Bu hayali gerçeğe çevirmenin zamanı artık gelmişti. Bakü’deki sergime bir hafta kalmasına rağmen, odağım VR’daydı, ordan dönüşte İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan çıkmadan Los Angeles’a gidecek şekilde seyahatimi planladım.
Uçakta yanımdaki insanla pek konuşmam, meşgul olurum genelde, bu kez içimdeki heyecan beni susturmadı. Yanımda, aralarında doktor olan, Mısır seyahatinden dönen Amerikalı bir aile vardı, heyecanım onlara da geçti, down sendrom hakkında baya konuştuk; hiç tanımadığım insanlarla henüz hayata getirmediğim eserler hakkında konuşmak çok hoşuma gidiyor. Down sendromlu insanların hayatı çok mutlu yaşadıklarını söyledi doktor olan, çok etkilenmiştim. İnince beni Tesla marka arabalarıyla eve bıraktılar, 4 kişi olmamıza rağmen çantalarımız ön ve arka bagajlara sığdı, Teslayı ilk kez deneyimlemiş oldum, zaten çok beğenirdim, gizli bölmeleriyle daha çok beğendım. Sonrasında iletişimde kaldık, VR maceramı, bu projemin sürecini merak ettiler. Bir akşam Downtown’da birlikte yemek yedik, sonra 1 mil ötede sanatçı arkadaşımın düzenlediği ‘insta kids‘ konseptli, ‘fame hungers’ alt konseptli; hayata stilleriyle iz bırakmak isteyen çocuklarla dolu bir partiye götürdüm onları.
VR yatırımı için Best Buy’a gittiğimde Kyle ile tanıştım. Kyle mağazanın VR bölümünde çalışsan bir VR sanatçısıymış, bana çok yardımcı oldu. Bir sanatçı evinde kalıyordu, evde kalan herkesin yararlanması için salonunda her çeşit perde, kamera, ışık, bilgisayarlar, VR olan bir müstakil ev. Orada tüm yazılımları bilgisayarıma yükledi ve anlattı. Birkaç gün evvelinde de Nasa’da workshop vermiş, uzaya giderken astronotlara eğlence olsun diye, fotoğraflarında VR’ın yansıdığı ekranı robotlar gösteriyordu, baya şekerdi.
Benim için bir dönüm noktasıydı, dört boyutta çizebilmek, -el yeteneğim beni yarı yolda bırakmamasıyla birlikte- havaya resim çizebilmek, simülasyon içinde olmak hatta simülasyon yaratabiliyor olmak, ışıkla üretmek. Ertesi gün Art District’deki stüdyoma kurulumu yaptım ve Google Earth’e girdim. Kendi boyumda dünyamızın tam yanındaydım, etrafım uzay, ve elimle dünyayı çevirip istediğim yere inebiliyorum; o anı hiç unutmayacağım, tuhaf bir şekilde kendimi ait olduğum yerde hissettim. Eş zamanlı hissettiğim -çok da alışkın olduğum- diğer şey ise: Eve döndüğümde, yine ben harika şeyler görürken, beni dışarıdan gören insanların ortalama tepkisi aynı olacaktı: Deli mi bu kız?
Yaklaşık 3 haftada 47 farklı kromozom çizdim. Her birinin yüksek çözünürlük fotoğrafını çektim. Photoshop’da otobüsün üzerine yerleştirdim, bu plana göre ajans çizimlerimin baskısını alıp otobüsün dış yüzeyini kapladı. VR stüdyomda tüm kromozom çizimlerim hareketli, hatta çalan müziğe göre ritm tutar gibi dans da edebiliyorlar, yani bu projem video sanatına da referans vermiş oldu.
Play | Cover | Release Label |
Track Title Track Authors |
---|